Bilim insanları tarafından aşkın EMAR’ı çekilerek; aşık olunca beyinde oluşan değişimler görüntülendi. Elde edilen bulgular aşık olunca beynin mükâfat, güdü, duygu ve sosyal işlevsellikle alakalı bölümlerinde gerçekleşen aktivitelerin en yüksek seviyelere çıktığını gösteriyor.
Romantik aşk binlerce yıldır şiirler, şarkılar, hikayeler, masallar ve efsanelere konu olmuş çok eski bir konudur. En sıradışı başarılara ve mücadelelere ilham kaynağı olan aşkın insanlığın varlığını sürdürmesi, üremesi, gelişmesi ve evriminde önemli rolü vardır. Geçtiğimiz yüzyılda romantik aşk bilim adamları için de popüler bir konu haline gelmiştir.
Psikologlar romantik aşkı özel bir kişiyle yakın ilişki kurma arzusuyla alakalı motivasyonel bir durum olarak tanımlar. Bunun yanında aşkın ödüllendirme ile amaca yönelik motivasyon arasında arabulucu rolü oynadığı da bilinmektedir.
Aşk algılama ve davranışlarda; seçilen kişiye yoğun ilgiyle odaklanmak, mutluluk, şiddetli arzu, saplantı, mecburiyet, gerçekleri çarpıtma, duygusal bağımlılık, kişisel değişimler ve risk alma gibi değişiklikler yapma gücüne sahiptir. Bu yüzden romantik aşk algısal, davranışsal ve duygusal boyutta karmaşık bir duyarlılık durumudur.
Beynin EMAR ile incelenmesine dayanan bir çalışmayla bilim adamları romantik aşkın esrarengiz nörolojik oluşumunu incelediler.
Çin’in Chongqing şehrindeki Güneybatı Üniversitesi’nde gerçekleştirilen “Beyinde Aşkla Alakalı Değişimler” konulu bilimsel çalışmasına yüz öğrenci katıldı.
Romantik aşk, karşı cinsten özel bir şahısla yakın ilişki kurma arzusuyla alakalı güdüsel bir durumdur. Romantik âşıklar sevgililerinin fotoğraflarına bakarken kaydedilen (fMRI) görüntülerinde beynin mükâfat, güdü, duygu düzenleme işleyişini gerçekleştiren bölümlerinin aktivasyonlarında artış saptandı. Fakat romantik aşkın dinlenme sırasında beynin fonksiyonel yapısını etkileyip, etkilemediği hakkında çok fazla bulgu yok. Çalışma romantik aşktan kaynaklı topolojik fonksiyonel değişiklikleri araştırmak için; durağan hal fonksiyonel manyetik rezonans görüntülemesi (rsfMRI) bulgularını kullanarak (Regional Homogeneity ReHo) bölgesel homojenite ve (functional connectivity FC) fonksiyonel bağlantısallık hesaplanmasına dayanır.
Araştırma sırasında incelenen gruplar:
34 kişilik LG Grubu: (“in-love”) şiddetli aşk yaşayan kişilerden oluşan grup,
34 kişilik ELG Grubu: (“ended-love”) romantik ilişkisi yeni bitmiş kişilerden oluşan grup,
32 kişilik SG Grubu: (“single”)hiç âşık olmamış kişilerden oluşan gruptur.
Üç gruba seçilen öğrenciler arasında aile gelir düzeyi, aylık harcamalar, yaş, eğitim geçmişi açısından fark bulunmamaktadır. LG grubundaki öğrencilerin aşk süreleri 4 – 8 ay; ELG grubundaki öğrencilerin aşklarına son verdiklerinden bu yana geçen zaman 2-17 ay; ayrılıktan önceki aşk süreleri ise 4–39 ay arasında değişmekteydi.
———————————————————-
ÖN BİLGİ: Anterior Cingulate Cortex (ACC) hem muhakemesel hem de duygusal işlemleri düzenlemeye hizmet eden dikkatin bir şeklinde yer alan bir düzeneğin bir parçasıdır. Cingulate cortex (CC) bütün olarak duyusal, hareketsel, muhakemesel ve duygusal bilgi için belirli moduller içerir. Bir bütün olarak, cingulate cortex (CC) çok çeşitli kaynaklardan gelen girdileri bütünleştirir (motivasyon, hatanın değerlendirilmesi, ve muhakemesel ve duygusal ağlardan gelen sunumlar). Beynin başka bölgelerindeki faaliyetleri etkileyerek ve muhakemesel, hareketsel, endokrin ve visceral yanıtları dönüştürerek (module ederek) çalışır.
Sonuçlar:
1- Left Dorsal Anterior Cingulate Cortex (dACC) Sol Arka Anterior Singulat Korteks’in ReHo’su ELG ve SG ile karşılaştırıldığında LG grubunda önemli ölçüde yüksektir.
2- Left Dorsal Anterior Cingulate Cortex (dACC) sol arka anterior singulat korteksin ReHo’su değerlendirilerek; LG grubunda aşkın süresiyle doğru orantılı olarak olumlu, ELG grubunda ise ayrıldıktan sonra geçen süreyle doğru orantılı olarak olumsuz etki ettiği saptanmıştır.
3- Beynin (dACC, insula, kaudat, amigdala ve ödüllendirme merkezi) bölümlerini içeren ödül, mativasyon ve duygu düzenleme ağı dahilinde yapılan FC(Fonksiyonel Bağlantısallık) kadar (Temporo-parietal junction (TPJ), posterior cingulate cortex (PCC), medial prefrontal cortex (MPFC), inferior parietal, precuneus, and temporal lob) bölümlerini içeren sosyal bilgi ağı dahilinde yapılan FC; LG grubunda diğer gurplara göre dikkat çekici biçimde yüksektir.
4- Bu iki ağla alakalı bölgelerin çoğunda FC sonuçlarında da ReHo’da olduğu gibi LG grubunda aşkın süresiyle doğru orantılı olarak olumlu, ELG grubunda ise ayrıldıktan sonra geçen süreyle doğru orantılı olarak olumsuz etki ettiği saptanmıştır.
Bu çalışma beynin fonksiyonel yapısında aşkla alakalı değişimlerin ilk ampirik delillerini sunar. Üstelik sonuçlar romantik aşkın altında yatan nöral mekanizmaya da ışık tutar ve romantik aşkın araştırılmasında fMRI bulgularının kullanılabileceğini ispatlar.
Araştırmacılar konuyla ilgili yaptıkları açıklamada; “Bu çalışma insan beyninin işlevsel yapısında aşkın sebep olduğu değişimlerin ilk deneysel delilini oluşturuyor. Araştırma sonuçları romantik aşkın altında yatan nöral mekanizmaya da ışık tutuyor ve aşkı incelemede kullanılan yöntemler arasına R-fMRI yaklaşımının da eklenebileceğini gösteriyor.” İfadelerini kullandılar.
Bu yazı Medikal Teknik dergisine aittir. İzinsiz kopyalanamaz.