Ölümsüzlüğün Ve Genç Kalmanın Sırrı Kanser Hücrelerinde; Kanseri Yenmenin Sırrı Ise Telomeraz Enziminde Saklı.
“Kanserin Geleceği” isimli basın toplantısında bir araya gelen Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Necdet Üskent, Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal ve Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Doç. Dr. Metin Güden kanser tedavisindeki son gelişmeleri anlattı. Uzmanlar gelişen teknoloji ve yeni tedavilerle “ölümsüz” kanser hücrelerinin genetik şifresinin çözülmeye başladığını belirtti.
Kanserde Yeni Umut Genetiğe Yönelik Kişiselleştirilmiş Hedef Tedavileri
Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı en son rapora göre Türkiye’de her yıl 159 bin kişi kansere yakalanıyor¹. Dünyada ise kanser tanısı alan hasta sayısı her yıl 12,7 milyonu bulurken 7,6 milyon kişi de kanser nedeniyle yaşamını kaybediyor. Kanserin tedavisi ile ilgili araştırmalar ve bilimsel çalışmalar devam ederken tedavi konusunda araştırmalar hız kesmeden devam ediyor. Kanser tedavisinde son gelişmeleri “Kanserin Geleceği” konulu basın toplantısında paylaşan Anadolu sağlık Merkezi uzmanları genetik ve hedefe yönelik tedaviler ile birlikte radyasyon onkolojisindeki yeni gelişmeleri anlattı.
Ölümsüz Kanser Hücrelerinin Sırrı
Kanser ile ilgili ilk tanımlamanın milattan önce 1700 yıllarına dayandığını söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Necdet Üskent, kanserde en büyük ilerlemelerin son 20 yılda yaşandığını, kanser hücresi ile ilgili sırların gün geçtikçe çözüldüğünü belirtti. Prof. Dr. Üskent, “Bugün genetik şifrenin neden ve nasıl bozulduğu, kanser hücresinin programlanmış hücre ölümünden nasıl kaçtığı ve ölümsüzlük kazandığı biliniyor. Yani ölümsüzlüğün sırrını kanserden öğreniyoruz” dedi.
Kanserli Hücrelerin Korunma Kalkanı; Telomeraz Enzimi
“Ebedi gençlik ve uzun yaşamın sırlarını araştıranlar ölümsüzlüğü kanser hücresinin başardığını gördü” diyen Prof. Dr. Üskent, “Kromozomların ucundaki telomerler her bölünmede azalır ve bitince hayat sonlanır. Kanser hücresi ise Telomeraz enzimini kullanarak Telomerlerin kısalmasını engeller. Bu da kanserli hücreyi ölümsüz kılar” dedi. Yeni tedavi yaklaşımlarının bu enzime yönelik olduğunu söyleyen Prof. Dr. Üskent, “Kanser hücresinin, vücut savunma hücrelerinin denetiminden nasıl kaçtığının bilinmesi ile de yeni aşı stratejileri geliştirilmektedir. Organa yönelik yaklaşımlar yerine kanser hücresinin genetiğine yönelik daha kişiselleştirilmiş hedef tedavileri gelecekteki kanser tedavi stratejilerini oluşturacaktır” diye konuştu.
Genetik Tedaviler
Kanserde hedefe yönelik tedaviler konusunda bilgiler paylaşan Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal “Hedefe yönelik tedaviler kemoterapi ve radyoterapinin aksine hastayı yormayan, kanser dışı dokulara yüksek zarar vermeyen yöntemlerdir” dedi. Gelişen teknoloji sayesinde kanser hücrelerinin çoğalma yollarına daha yakından bakma imkânı yakalandığından bahseden Prof. Dr. Turhal, “Bu yakın incelemeler, bize hangi yolların hangi hastada daha baskın olduğunu gösteriyor. Bu yolların bazılarını bloke eden ilaçların keşfedilmesiyle de hedefe yönelik tedaviler başladı” diye konuştu.
Mutasyon Rekortmeni Kanser Hücresi
Hedefe yönelik tedavilere örnek veren Prof. Dr. Turhal, “Bugüne kadar kanser tedavisinde yaptığımız hastadan bir parça almak ve yapılan teste göre tedaviyi uygulamaktı. Ancak bu yolla uygulanan tedavi bazı hastalarda işe yararken bazılarında yaramıyordu. İşte bu noktada her hasta için değişkenlik gösteren tümörün genetiğine bakmak önemini ortaya koydu” dedi. Kanser hücrelerinin üstünde bir buçuk milyon mutasyon olduğunu ancak bu mutasyonlardan birkaç yüzünün kanser oluşumu ile ilişkilendirilebildiğini belirten Prof. Dr. Turhal, “Yakın zamanda da genetik değişikliklere yönelik tedaviler keşfedilmeye ve genetik bozukluğun özelliğine göre ilaçlar keşfedilmeye başlandı” dedi. Burada önemli noktanın hangi tümörün hastada gelişmek için nasıl bir yol kullandığını bilmek olduğunu söyleyen Prof. Dr. Turhal, “Henüz bunu tam olarak bilemiyoruz. Biz kolon kanseri, akciğer kanseri diyor ve hepsini aynı zannediyoruz fakat o akciğer kanseri hastalarından bir tanesinde çoğalmak için bir yol kullanırken bir başka hastada farklı bir yol ile çoğalıyor. Ama gelecek böyle olmayacak çünkü kanserli hücrenin çoğalma yollarını öğrendikçe o gene yönelik ilaçlar geliştirmeye başlıyoruz. Şu anda bu tipte 400’e yakın ilaç bulunuyor” dedi.
Driver Gen Bulmacası
Kanser hücresinin çoğalmak için kullandığı yolları keşfetmek ve bu yolları bloke etmek üzerine araştırmalar yapıldığından bahseden Prof. Dr. Turhal, “Driver gen dediğimiz gen tümörün oluşumda ana yolları oluşturan gen. Bu genlere odaklanıyor ve o ana geni bloke edecek sistemi bulmaya çalışıyoruz. Her bir hasta için tümörün büyümesini sağlayan geni bulabilir ve onu durdurabilirsek başarılı olmamız mümkün olacak” dedi. Yeni teknolojiler ile her hastanın tümöründe ilerlemeyi sağlayan ana bozukluğu bulmaya çok yaklaşıldığını dile getiren Prof. Dr. Turhal, “Şu anda bu teknolojiyi standart olarak her hastada kullanamasak da yakın gelecekte hastaların tümörünü bireysel olarak analiz edip onların üstünden tedavi yoluna gidebileceğiz” dedi.
Radyasyon Onkolojisindeki Gelişmeler
Kanser tedavisinde en yoğun gelişme yaşanan alanın radyoterapi olduğunu söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Doç. Dr. Metin Güden, radyasyon onkolojisi alanının ise bu yansımaların en yoğun ve en hızlı yaşandığı alanların başında geldiğini belirtti. Tüm kanserli hastaların yüzde 60-80’inin hastalık tanısı aldıktan sonra geçen süreçte en az bir kez radyoterapi gördüğünü anlatan Doç. Dr. Metin Güden, radyoterapinin sadece radyasyon onkolojisi olarak algılanmaması gerektiğini şöyle açıkladı, “Radyoterapi kanser tedavi sürecinde tedavi, diğer tedavileri güçlendirme, hastalığa bağlı ağrı, kanama gibi sıkıntıları giderme ve koruma gibi çeşitli amaçlarla kullanılmaktadır. Radyasyon onkolojisinde kullanılan teknolojilerde amaç tümöre yüksek enerjili radyasyon göndererek kontrol altına almak ve aynı zamanda çevresindeki kritik organları korumaktır. Yüksek enerjili ve yüksek dozda radyasyon tümör hücrelerini öldürür veya büyüyüp bölünmelerini engeller. Tümör hücreleri birçok normal hücreden daha hızlı bölündüklerinden radyoterapi birçok tümör türünü tedavi edebilir.”
Geliştirilen Radyoterapi Cihazları
Radyoterapi cihazlarında yapılan geliştirmeler sayesinde birçok kompleks tedavi tekniğinin aynı cihazda uygulanabilir hale geldiğini anlatan Doç. Dr. Güden, “Farklı seviyelerdeki foton ve elektron enerjileri ile beden içerisindeki her bölgeye rahatlıkla ulaşılabiliyor” dedi. Özellikle pankreas, akciğer, prostat ve meme gibi hareketli organlara radyoterapi uygulamalarında verilen dozun alınan görüntülerle senkronize edilmesi yöntemi sayesinde gerçek zamanlı tümör takibi yapılabildiğini söyledi.
Tedavi Süreleri Kısalıyor
Gelişmiş teknolojiler sayesinden tedavi sürelerinin yüzde 50’ye varan oranda kısaldığını belirten Doç. Dr. Güden, “Flattening Filter Free (FFF) özelliği sayesinde doz hızı klasik uygulamalara göre yüksek enerjilerde 4 kat, düşük enerjilerde 2 kat arttırılarak hastanın daha kısa zaman içerisinde tedavi edilmesi sağlanıyor. Böylece tedavi süreleri 2-4 dakikaya kadar inebiliyor” dedi. Real-Time Position Management System (RPM) özelliği ile ışınların hastanın nefes alıp vermesi ile senkronize olarak verilebildiğini dile getiren Doç. Dr. Güden, “Milimetre boyutunda hassasiyetle tümöre ışın verilirken çevresindeki normal dokular da aynı hassasiyet ile korunabiliyor” dedi.