Tüm dünyada 20 milyon; Türkiye’de ise 300 bin kişiyi etkilediği bilinen alzheimer, pek çok kişinin korkulu rüyası.
Alzheimer nasıl bir hastalıktır? Tedavisi var mıdır? Belirtileri nelerdir? Hastalığa yakalanmaktan korunmak için neler yapılabilir? Bu soruları ve alzheimer hastalığı hakkında diğer merak edilenleri Doktorburada.com uzmanlarından beyin ve sinir cerrahisi uzmanı Yrd. Doç. Dr. Kenan Kıbıcı sizler için yanıtladı.
80-85 yaş üzeri her 2 kişiden birinde alzheimer ortaya çıkmaktadır”
Alzheimer bir şekilde beyin hücrelerinin programlanandan daha erken ölmesi nedeniyle ortaya çıkar. Bu rahatsızlıkta beyin hücrelerinin daha erken ölmesinin sebebi henüz tam aydınlatılamamakla beraber, beyin yavaş yavaş büzüşerek küçülür. Daha çok 65 yaşın üzerindeki kişilerde görüldüğü için yaşlı insanların yakalanmaktan en çok korktukları rahatsızlıklardan biridir. Dr. Kenan Kıbıcı, 80-85 yaş üzeri her 2 kişiden birinde alzheimer ortaya çıktığını belirtiyor.
Yrd. Doç. Dr. Kenan Kıbıcı, alzeimer rahatsızlığıyla ilgili şunları söylüyor: “Alzheimer yaşlılıkla beraber ortaya çıkan, başta unutkanlık olmak üzere çeşitli zihinsel ve davranışsal bozukluklara yol açan, ilerleyici bir hastalıktır. Beynin belli bölgelerinde, bilinmeyen bir nedenle bir takım proteinler birikir. Bu nedenle beyinde haberleşmeyi sağlayan sinir hücreleri hasar görmeye başlar. Ayrıca beyindeki iletimi sağlayan bazı kimyasal maddelerin üretimi de azalır. Sonuç olarak bellek ve öğrenmeye ilişkin özellikler yavaş yavaş azalmaya başlar. Hastalığın başlangıç aşamasında kısa süreli unutkanlıklar ortaya çıkar, hasta 1 gün önce ne yaptığını hatırlayamaz. Fakat ilerleyen aşamalarda çok ciddi unutkanlıklara psikolojik problemler de eşlik etmekle beraber, en son evrelerde hasta konuşma, yürüme, tuvalete gitme gibi temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz konuma düşebilir.”
“Hastalığın sebepleri oldukça karmaşıktır”
Uzmanımıza hastalığın nedenlerinin neler olabileceğini sorduğumuzda, bunun kesin bir cevabının olmadığını, çok çeşitli faktörlerin bir araya gelerek hastalığın oluşumunu tetikleyebileceğini öğrendik. Genetik özelliklerin, yaş artışının, beyinde bir tür protein birikiminin ve bu nedenle sinirsel iletinin azalmasının, yüksek tansiyon ve kolesterolün, geçirilmiş kafa travmaları ve kazaların, ayrıca düşük eğitim düzeyinin Alzheimer hastalığına yakalanma riskini arttırabileceğini öğrendik. Bununla beraber uzmanımız, Alzheimer hastalarının büyük bir çoğunda Apoprotein E4 (özellikle vücuttaki LDL ve HDL gibi lipoproteinlerin yapısına katılan bir tür protein) varlığının tespit edildiğini söyledi.
Dr. Kenan Kıbıcı sigara ve alkol kullanımının da hastalığın ortaya çıkma riskini arttırdığını vurgulayarak, “Kalp için kötü olan, beyin için de kötüdür!” diyerek durumu özetledi.
“Alzheimer, unutkanlıktan başka pek çok rahatsızlığa da sebep oluyor!”
Halk arasında unutkanlık ve bunamayla özdeşleştirilen Alzheimer aslında bunların dışında pek çok şikayete daha sebep oluyor. Konuşma bozukluğu, karar verme güçlüğü, kişileri tanıyamama ya da yolunu kaybetme gibi başka zihinsel fonksiyon bozuklukları, davranış ve kişilik bozuklukları bunlardan sadece birkaçı… Sayılanlar haricinde hastada depresyon, saldırganlık, huzursuzluk, hayaller görme, uyku bozuklukları ve amaçsız dolaşma gibi ruhsal sorunlar da görülebiliyor…
“Hastalar teşhis sonrası ortalama 7-8 yıl daha yaşayabiliyor!”
Günümüzde hastalığın kesin bir tedavisinin olmadığını söyleyen Dr. Kenan Kıbıcı, erken teşhis ve tedaviyle hastanın yaşam kalitesinin iyileştirilebileceğini, hastalığın ilerleme hızının yavaşlatılabileceğini ve buna bağlı olarak da yaşam süresinin belli bir miktar uzatılabileceğini vurguladı. Uzmanımız, Alzheimer hastalarının yaşam ömrünün ilk teşhis sonrası ortalama 7-8 yıl olduğunu söyledi.
Hastalığın tedavisi esnasında genellikle ilaç tedavisinin uygulandığını söyleyen Dr. Kıbıcı, hastalığın ilerleme aşamasına ve hastanın genel sağlık durumuna göre uygun ilacın seçilip dozun belirlendiğini söyledi. Hastanın sürekli takip altında olması gerektiğini ve belli aralıklarla ilaç veya doz değişiminin yapılmasının gerekebileceğini ekledi. Bunun haricinde tedavide transkraniyal manyetik stimulasyon adı verilen bir yöntemin daha kullanılabildiğini, ancak bu yöntemin hala araştırma safhasında olduğunu belirtti. Uzmanımız ilaç tedavisi haricinde hastanın sürekli gözetim altında olması gerektiğini ve hasta bakımının da çok önemli olduğunu vurguladı.
“Pek çok hasta yakını sevdiği hastasına bakarken depresyona girebiliyor!”
Yrd. Doç. Dr. Kenan Kıbıcı ile Alzheimer hakkında yaptığımız bu bilgilendirici röportajın sonunda, uzmanımıza konuyla ilgili eklemek istediklerinin olup olmadığını sorduğumuzda, sözlerini şöyle tamamladı: “Alzheimer, hasta için olduğu kadar hasta yakınları ve ülke ekonomisi açısından da büyük bir külfet olabilir. Pek çok hasta yakını sevdiği hastasına bakabilmek için işini bırakabiliyor, büyük sorumluluklar üstleniyor ve yaşam tarzını değiştiriyor. Bahsedilen sebeplerle hasta yakınları da depresyona girebiliyor. Harcanan zaman ve para, hem hasta yakınları için hem de ülke için büyük bir sosyo-ekonomik yük oluşturuyor. Bu amaçla, hem ülkemizde hem de dünyada Alzheimer hastalarına yönelik hizmet veren pek çok vakıf bulunmaktadır. Hem hastaların, hem de hasta yakınlarının iyiliği ve sağlığı açısından bu vakıflarla iletişime geçmelerini ve verilen hizmetlerden yararlanmalarını tavsiye ederim.”