Türk Akciğer Kanseri Derneği (TAKD) Başkanı Prof. Dr. Nil Molinas Mandel, Türkiye’de erkeklerde en sık görülen kanser türü olan akciğer kanserine yakalanma oranının Sağlık Bakanlığı’nın sigarayla mücadelesi sayesinde düşüşe geçtiğini söyledi. Kapalı alanlarda sigara içilmesinin yasaklanması ile birlikte sigara tüketimini azaltan erkeklerde kanser görülme oranının yüzde 31’den yüzde 27’ye indiğini belirten Prof. Dr. Mandel, buna karşın kadınlarda yüzde 9’dan yüzde 10’a çıktığını ifade etti.
Türk Akciğer Kanseri Derneği (TAKD) tarafından düzenlenen ve akciğer kanseri konusunda Türkiye’de düzenlenen en geniş kapsamlı kongre olan Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi, Nevşehir’in Ürgüp ilçesinde bulunan, Perissia Otel’de gerçekleştirildi.
1’i yabancı 123 öğretim üyesinin oturum başkanı ve konuşmacı olarak görev aldığı, 300’ü aşkın katılımcının takip ettiği kongrede; 2 konferans, 18 panel, 2 Kurs, 49 poster bildiri ve 12 sözel bildiri, 1 münazara, 1 uydu sempozyumu 2 interaktif sunum gerçekleştirildi.
3 gün süren kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısında konuşan TAKD Başkanı Prof. Dr. Nil Molinas Mandel, akciğer kanserinin, dünyada ve ülkemizde kanserden ölümlerin en sık nedeni olan önemli bir sağlık sorunu olduğunu ve sigara tüketimi ile çok yakın ilişkisi bulunduğunu kaydetti. Akciğer kanseri olgularında sigara kullanım oranının yüzde 85-90 arasında olduğunu ifade eden Mandel, akciğer kanserinin ülkemizde erkeklerde en sık görülen kanser türü olduğunu ve kadınlarda da 4. sırada yer aldığını açıkladı. 2008 verilerine göre, yıllık yeni akciğer kanseri hasta sayısının 33 bin’i aştığını söyleyen Mandel, kansere bağlı ölümler sıralamasında, her iki cinste de akciğer kanseri en üst sırada yer aldığını vurguladı.
“Sigara En Önemli Faktör”
Kapalı alanlarda sigara içme yasağının ardından erkeklerde akciğer kanserine yakalanma oranında ciddi bir düşüş gözlenmesine karşın kadınlarda bu oranın arttığına dikkat çeken Mandel, ”Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı özel teşebbüslerle
sigara biraz daha hayatımızdan uzaklaştırılmış hale gelmesine rağmen, hanımlarda hala devam eden bu içicilik kanser oranını arttırmaktadır. Demek ki sigarayı kesmekle akciğer kanseri önlenebilir bir hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’de 16 milyon kişi sigara içiyor. Akciğer kanseri, yüzde 85-90’a varan oranda sigarayla ilgili. Erkeklerde kanser görülme oranı yüzde 31’den yüzde 27’ye indi. Ama kadınlarda da yüzde 9’dan yüzde 10’a çıktı. Aynı paralelde gitmiyor. Erkekler sigarayı daha da azaltma yolundalar. Diliyoruz ki bayanlar da aynı şekilde sigara içmeyi bıraktıkları zaman bu kanser görülme oranı azalacaktır” dedi.
Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nden Prof. Dr. Atilla Saygı ise, Nevşehir’in Tuzköy ve Karain beldelerinde de sık olarak görülen akciğer kanserinin mezotelyoma türü ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, mezotelyomaya asbest ve eriyonitin neden olduğunu, dünyada görülme sıklığının milyonda 3 olduğunu söyledi. Bunla ilgili olarak Türkiye’de yılda yaklaşık 600 vaka ile karşılaştıklarını ifade eden Salgı, 2030 yılına kadar da 20 bine yakın hastanın çıkacağının tahmin edildiğini belirterek, mezotelyomanın son derece agresif seyreden bir hastalık türü olduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Ufuk Yılmaz ise konuşmasında, akciğer kanserinin, genelde sigara içenlerin hastalığı olduğunu ifade ederek yüzde 85 aktif sigara içenlerde veya yakın zamanda sigarayı bırakmış olanlarda saptandığını belirtti. Yüzde 5 oranında pasif sigara içicilerde de akciğer kanseri görülebildiğini anlatan Yılmaz, “Hiç sigara içmemiş kişilere göre sigara içenlerde akciğer kanseri görülme riski 20 misli fazladır. Sigara içmeyi bırakanlarda, içmeye devam edenlere göre akciğer kanseri riskinin azaldığı gösterilmiştir. Akciğer kanserine yol açan bir baka neden radon gazıdır. Radyumun parçalanmasıyla ortaya çıkan bu gaz, doğada yaygın olarak bulunmaktadır. Radyumun parçalanmasıyla ortaya çıkan küçük alfa partikülleri ortama yayılarak hücre yapısını bozabilir. Evlerde küçük parçacıklara dağılarak havada asılı durur ve bu nedenle evlerin, ortamın havalandırılması çok önemlidir. Kaynak sularında da bulunabilmektedir. Başta asbest olmak üzere çeşitli kimyasal maddelerin de kansere yol açabileceği bilinmektedir. Mesleki olarak ortamda asbest, nikel, arsenik, polisiklik aromatik hidrokarbonlar gibi çeşitli kanserojenlere maruz kalan kişilerde akciğer kanseri görülme oranında yüzde 9-15 oranında artış saptanmıştır. Akciğer kanserinin kalıtımla ilgisi net olarak anlaşılamamıştır. Bazı ailelerde yatkınlık olduğu gözlenmişse de, bunun sigara ve diğer çevresel faktörlerle yakın bağlantısı olduğu bilinmektedir. Karsinojen metabolize edici karaciğer enzim sistemlerinde ortaya çıkan polimorfizm, ailevi akciğer kanserlerinin ortaya çıkmasından sorumlu tutulmaktadır. Yapılan geniş çalışmalarda, akciğer kanseri ile beslenme arasında bir ilişki gösterilememiştir. Akciğer kanserinden korunmak için önerilecek belli bir diyet veya gıda türü yoktur” dedi.
“Akciğer Kanserinin Belirtileri”
Prof. Dr. Ferah Ece’de, akciğer kanserinin en sık belirtilerinin öksürük, balgam, kan tükürme, nefes darlığı ya da hırıltılı solunum, bazen zayıflama, terleme ve ateş olduğunu anlattı. Bu belirtileri genellikle soluk borusu (bronş) içinde yer alan tümörlerde gördüklerini ifade eden Ece, eğer tümör akciğer zarına yakın bölgelerde yerleşmişse ya da akciğerin zarları arasında sıvı toplanmışsa, sırt veya omuz ve kol ağrısına yol açtığını kaydetti. Akciğer kanserinin mediastendeki lenflere yayılması, bu bölgeden geçen siniri sıkıştıracağı için ses kısıklığına yol açabileceğini vurgulayan Ece sözlerini şöyle sürdürdü: “Lenf bezlerinin bazen büyüyüp yemek borusunu sıkıştırarak yutma güçlüğüne yol açtığı da görülmektedir. Bazı akciğer kanseri hastalarında tırnaklarda ve parmaklarda değişiklikler ortaya çıkabilir ve eklem ağrıları görülür. Tırnaklarda genişleme, kubbeleşme ve çomak parmak dediğimiz bir görüntü belirir. Bazen kişilerin dikkatini çekecek kadar belirgin olabilir.Bu belirtiler arasında hastayı doktora yönlendiren en sık bulgu kan tükürmedir. Hastaların çoğu sigara içtiği için, zaten öksürük ve balgam çıkartma şikayetleri vardır. Öksürük şekil değiştirdiğinde veya balgam çıkartma arttığında, sırt ağrısı ve ses kısıklığı eklendiğinde mutlaka hekime baş vurmak gerekmektedir” şeklinde konuştu.